Eski Mısırda küçük bir kızken babam Ramses ile zaman geçirmeyi çok severdim.
Ama onun hep işleri vardı.
Devlet işleri , hiç bitmezdi.
Sonra seyehatları yada işgal etmesi gereken yerler vardı.
O kadar çok sıkılıyordum ki.
Derslerimiz bittikten sonra bize el işi öğretirlerdi.
Hiç sevmez çok sıkılırdım.
Ben sarayın dışına çıkıp dolaşmak isterdim.
Ama kimse buna izin vermezdi.
Bir süre sonra izin istemeyi bıraktım ve gizlice saraydan çıkmanın yolunu buldum..
Etrafta sessizce dolaşırdım , benim gibi küçük çelimsiz bir kıza kimse dikkat etmiyordu.
Her gün daha çok yer keşfediyor ve saraydan daha uzağa gidiyordum...
Bir gün bir mahalleye girdim.
Bir çok çocuk vardı. Ağlıyorlardı.
"Açız" diyorlardı.
Bir insan nasıl aç olabilir anlayamadım.
Yani ben hiç acıktığım için ağlamıyordum.
Bir sonraki çıkışımda yanımda bir şeyler götürdüm ve çocukların götürdüğüm şeyleri nasıl yediklerini görünce şaşırdım.
Onlarla daha çok zaman geçirmeye başladım .
Onları gördükçe yemek yemek içimden gelmiyordu.
Bir gün mutfağa gittiğimde yemekleri çöpe atıyorlardı.
O zaman neden insanların aç olduğunu anladım.
Ve kalan hayatımı açları doyurmak için harcadım...
vayyy sen bu blog fırtınası sayesinde cidden güzel işler yazılar hikayeler çıkarıyorsun.çok iyiy idi :) kalemine sağlık canımcım.
YanıtlaSilSağol canım :)
SilBiraz uyduruk oldu ama :)
Gülayneti -Nefertiti'ye ithafen - cömertliğin dillere destan:) Hadi öpüldün.
YanıtlaSil:) ha ha vallahi öyle oldu dimi..
SilÇok güzel olmuş, elinize sağlık. Devamını bekliyoruz...
YanıtlaSilÇok sağol Başakcığım arada fireler oluyor :)
Silha haaa ne güzel düşünce yaa.
YanıtlaSil:)
:)
Silhe he :)
yakında kanatlarım çıkacak :)