Gün 7. En sevdiğiniz mevsimi yazınızda okuyuculara da yaşatın.
Sonbaharı çocukluğumdan beri çok severim.
Çok sıcak bir memlekette büyümediğim için mi yoksa bende sonbahar kadar sakin ama bir o kadar fırtınalı olduğum için mi bilmiyorum.
Belki de o hüznü seviyorum.
Tıpkı yukardaki ağaca tutunmaya çalışan sarmaşık gibi. Neredeyse kurumuş dökülmek üzere ama ayrılmak istemiyor, ayrılmak zorunda bunu biliyor ve bunun hüznünü yaşıyor..
Sonbahar bazen hayatta tek başına aldığımız yol yada yüklendiğimiz yük gibi ıssız ve sakin.
Ama sonbaharın adı gibi aslında bir son olmadığını da çok iyi biliyoruz.
O yol çok ıssız görünse de bize sürpriz yapabilir. Tıpkı hayat gibi...
Belki saklı bir geçit gibi ansızın karşınıza çıkan bir kurtarıcı gibidir.
Ben hep huzur hissederim bu mevsimde.
Ayaklarımın altında ezilen yapraklar misali sıkıntılarımı , kederlerimi ve bütün dertlerimi üstümden atıp ayaklarımın altında çiğnerim.
Artık sizi takmıyorum sıkıntılar. Kendinize başkalarını bulun...
Bazen en olmayacak yerde tıpkı bu ağaç gibi kökünden sökülüp çıkartılmış gibi hissederiz.
Sonbaharın kendine göre bir hırçınlığı vardır.
Sanki isyan edermişçesine fırtınalar kopar.
Şayet kendimize güvenmezsek tıpkı bu ağaç gibi sökülürüz yerimizden ama şayet çok sağlamsa köklerimiz işte o zaman kimse yıkamaz bizi ayakta dimdik durmaya devam ederiz.
Yıkılmamızı isteyenlere inat olarak...
Ve o sonu olmadığını düşündüğümüz yolda aslında hep bir umut vardır belki ne bizim ne bir başkasının farkında olmadığı.
Zaten SONBAHARIN büyüsü de bu değilmi.
Beklenmeyeni beklememizi sağlar....