Günaydın...
Doktorum bana bol bol dinlenmemi ve yorulmamamı tavsiye ettiği için bu hafta umarım ki bol bol kitap okur ve post hazırlarım.
O kadar film izlemişim , dizi izlemişim ama çoğunu henüz paylaşmamışım bile...
Bu kitap çok ilgimi çekti...
Bu aralar çok uzun olmayan kitapları okumak istiyorum ki elimde sürünmesin.
Bu kitabı e- kitap olarak okudum.
Okumak isteyenlere de seve seve yollarım. Bana mail atmanız yeterli :)
İlk bölüm çok hoşuma gitti.
Mayalar hakkında yazılmış ama bizim bildiğimiz Mayalar değil daha hoş bir dille anlatılmış.
Sonraki iki bölüm de iyi ama hep aklımda ilk bölüm vardı.
Eminim okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız...
Önce yazar hakkında bilgi verelim sonra kitapla ilgili :)
Güneş Ülkesi
Thoma Campanella
Kabalca Yayınevi
195 sayfa
Calabrianın Stilo kentinde doğar Campanella (1568-1639) ve çoğu yılları zindanlarda işkence çekerek geçen zorlu bir yaşam sürer. Aristoteles karşıtı doğa bilimci Bernardio Telesionun etkisiyle ilk önemli yapıtı Philosophia sensibus demonstratayı kaleme alır. Napolideyken tanıştığı Rönesansın ünlü âlimlerinden Giambattista della Portanın doğal büyüyle ilgili görüşlerinin etkisiyle kendi doğa felsefesindeki doğal büyünün yerini de açımladığı Del senso delle cose e della magia naturale adlı eserini kaleme alır. Ardından çoğunu zindanlarda yazdığı Apologia pro Telesio, Rhetorica Nova, Monarchia del Messia, Atheismus Triumphatus, Quod Reminiscentur, Apologia pro Galileo adlı eserler gelir; Theologiasını da büyük oranda tamamlar.Campanellayı Güneş Ülkesini yaratmaya, başka bir deyişle başka kent, bir başka ulus, bir başka yaşam biçimi ve bir başka kilise arayışına götüren yolun başında, yine Telesionun görüşleri yer alır. Önce İtalyanca olarak 1602 yılında kaleme aldığı Güneş Ülkesini, daha geniş kitlelere ulaşması amacıyla 1613 yılında Latince olarak yeniden yazar. Campanellanın kilise, Tanrı, doğa, varlıklar, evren, siyaset, toplum ve en önemlisi yeniden yapılanmayla ilgili bütün düşlerinin ete kana bürünüp dirildiği bir coğrafya, bir filozofun dünya üstünde kurmak istediği, ama ancak zihninin kıyısında bucağında kurmak zorunda kaldığı bir sığınak olur Güneş Ülkesi.
******
Felsefe yapıtlarının değeri ne denli büyük olursa olsun, Campanelladan bugüne kalan, adını ölümsüzleştiren şey, hiçbir kuşku yok ki, Güneş ülkesinden dile getirdiği toplumsal bir düzen düşüncesidir. İlk defa Utrechtde 1643de basılmış olan Güneş Ülkesi, (The City of the Sun) Platonun Devleti ve Thomas Moreun Utopiasıyla aynı düşünce çizgisi üzerinde, insanoğlunu mutlu bir yaşayışa kavuşturma yolundaki isteklerin en temiziyle yazılmış yapıtların başında gelir.
Güneş Ülkesi Campanellanın, günün birinde gerçekleşeceğini düşündüğü filozofça bir devlet tasarısıdır. Campanella bütün kötülüklerin ve haksızlıkların kaynağını, insanın kendinden başkasını düşünmemesinde, dünya malının benim senin diye bölüşülmesinde buluyor. Ona göre, insanlar, genel çıkar kaygısından uzak oldukları sürece, kendi dar çevresinde, kendilerinden başkasını düşünmezler.
Oysa toplum halinde birleşen insanların amacı genel çıkar olmalıdır. Özel çıkarları kaldıralım, ortada toplum yararından başka bir şey kalmaz. Bencil davranışlar, eninde sonunda, toplum güçlerinin çatışmasına yol açar. Oysa bu güçlerin genel çıkara yönelmesi, güçler arasında tutarlı bir denge yaratır. Bu yüzden, Güneş Ülkesinde her şey devletin, genel çıkarın buruğu altındadır.
************
Güneş Ülkesi (ya da Güneş Devleti, Güneş Kenti) Thomas Moreun Ütopyası ve Baconın Yeni Atlantisi ile birlikte Yeni Çağın daha iyi bir toplum düzeni tasarımlarının ayrılmaz parçasını oluşturur. Platonun aristokrasi yönetimine dayalı devlet tasarımından farklı olarak papazların egemenliğini savunup bu yönetimin yapısını tasarlayan Campanellanın Güneş Devletinde, düşünürün her türlü eşitsizliğin kaynağı olarak gördüğü kişisel mülkiyet bulunmaz. Özel mülkiyet tanımını aile ve eş kavramına genişleten Campanella, ayrıca astrolojinin toplumların hayatı ile bağlantısını ciddi ciddi ilahiyatın çerçevesi içinde değerlendirirken de, Yeni Çağın girişinde bilimselleşmenin sancılarını dolaylı da olsayansıtan anıt bir belge sunmaktadır.Güneş Ülkesi: Erdemli, eşitlikçi bir toplum projesi.
************
Avrupa 16. yüzyılın başında, 30 yıl süren köylü ayaklanmalarıyla çalkalandı durdu. 13. ve 14. yüzyılların başkaldırılarını, 15. ve 16. yüzyılların şanlı ayaklanmaları takip etti. Tahtlar yıkılmış, komüncü kentler kurulmuştu; kiliseler yerle bir edilmiş, cephelerde kızıl bayraklar görünmüştü. Ama bu başkaldırıların tamamı kanla bastırıldı. İşte Campanellanın Güneş Ülkesi, yüzyıllar boyu süren bu ayaklanmaların manifestosudur. Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden/ Neden gelmesin ki yeniden? diyen Campanellanın en önemli amacı, safsataya boğulmuş Kiliseyi dağıtmak ve onun yerine bütün dünyaya egemen olacak komüncü bir düzen kurmaktı. Campanellanın önerdiği düzen o gün için son derece radikaldir. Onun Güneş Ülkesinde kölelik yoktur; el emeği kutsanmıştır. Üretime, tüketime ve bilime olağanüstü önem verilir. Kendi kendine yeterli köylü komüncülüğü aşılmıştır. Bu kitap, biçimsel açıdan sadedir ama, düşün dünyasında Thomas Moreun Ütopyasından sonra en derin izler bırakmış çalışma olma şerefini ve ününü hâlâ korumaktadır.
Felsefe yapıtlarının değeri ne denli büyük olursa olsun, Campanelladan bugüne kalan, adını ölümsüzleştiren şey, hiçbir kuşku yok ki, Güneş ülkesinden dile getirdiği toplumsal bir düzen düşüncesidir. İlk defa Utrechtde 1643de basılmış olan Güneş Ülkesi, (The City of the Sun) Platonun Devleti ve Thomas Moreun Utopiasıyla aynı düşünce çizgisi üzerinde, insanoğlunu mutlu bir yaşayışa kavuşturma yolundaki isteklerin en temiziyle yazılmış yapıtların başında gelir.
Güneş Ülkesi Campanellanın, günün birinde gerçekleşeceğini düşündüğü filozofça bir devlet tasarısıdır. Campanella bütün kötülüklerin ve haksızlıkların kaynağını, insanın kendinden başkasını düşünmemesinde, dünya malının benim senin diye bölüşülmesinde buluyor. Ona göre, insanlar, genel çıkar kaygısından uzak oldukları sürece, kendi dar çevresinde, kendilerinden başkasını düşünmezler.
Oysa toplum halinde birleşen insanların amacı genel çıkar olmalıdır. Özel çıkarları kaldıralım, ortada toplum yararından başka bir şey kalmaz. Bencil davranışlar, eninde sonunda, toplum güçlerinin çatışmasına yol açar. Oysa bu güçlerin genel çıkara yönelmesi, güçler arasında tutarlı bir denge yaratır. Bu yüzden, Güneş Ülkesinde her şey devletin, genel çıkarın buruğu altındadır.
************
Güneş Ülkesi (ya da Güneş Devleti, Güneş Kenti) Thomas Moreun Ütopyası ve Baconın Yeni Atlantisi ile birlikte Yeni Çağın daha iyi bir toplum düzeni tasarımlarının ayrılmaz parçasını oluşturur. Platonun aristokrasi yönetimine dayalı devlet tasarımından farklı olarak papazların egemenliğini savunup bu yönetimin yapısını tasarlayan Campanellanın Güneş Devletinde, düşünürün her türlü eşitsizliğin kaynağı olarak gördüğü kişisel mülkiyet bulunmaz. Özel mülkiyet tanımını aile ve eş kavramına genişleten Campanella, ayrıca astrolojinin toplumların hayatı ile bağlantısını ciddi ciddi ilahiyatın çerçevesi içinde değerlendirirken de, Yeni Çağın girişinde bilimselleşmenin sancılarını dolaylı da olsayansıtan anıt bir belge sunmaktadır.Güneş Ülkesi: Erdemli, eşitlikçi bir toplum projesi.
************
Avrupa 16. yüzyılın başında, 30 yıl süren köylü ayaklanmalarıyla çalkalandı durdu. 13. ve 14. yüzyılların başkaldırılarını, 15. ve 16. yüzyılların şanlı ayaklanmaları takip etti. Tahtlar yıkılmış, komüncü kentler kurulmuştu; kiliseler yerle bir edilmiş, cephelerde kızıl bayraklar görünmüştü. Ama bu başkaldırıların tamamı kanla bastırıldı. İşte Campanellanın Güneş Ülkesi, yüzyıllar boyu süren bu ayaklanmaların manifestosudur. Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden/ Neden gelmesin ki yeniden? diyen Campanellanın en önemli amacı, safsataya boğulmuş Kiliseyi dağıtmak ve onun yerine bütün dünyaya egemen olacak komüncü bir düzen kurmaktı. Campanellanın önerdiği düzen o gün için son derece radikaldir. Onun Güneş Ülkesinde kölelik yoktur; el emeği kutsanmıştır. Üretime, tüketime ve bilime olağanüstü önem verilir. Kendi kendine yeterli köylü komüncülüğü aşılmıştır. Bu kitap, biçimsel açıdan sadedir ama, düşün dünyasında Thomas Moreun Ütopyasından sonra en derin izler bırakmış çalışma olma şerefini ve ününü hâlâ korumaktadır.
Bir haftada 7 kitap okursunuz artık :)
YanıtlaSilKeşke :)
Silya benim kitapçıda vardı ama almayı düşünmemiştimn nedense :))olmadı e kitap olarak okumalı :)
YanıtlaSilBazen her kitabı almak da cazip olmuyor. Ben beğenirim sen beğenmezsin.
SilO yüzden arada e kitap iyi oluyor :)