Günaydın...
Kitapları biraz hızlı geçmek istiyorum .
Bu kitabın adı neden "Montalbano ile bir ay"? Çünkü okuyucular, bu ünlü komiserle yalnızca otuz gün birlikte olacaklar. Zaten kitapta da tam otuz öykü var!..
Öykülerde anlatılanların hepsi komiserimizin yaşadığı bir Sicilya kasabası olan Vigata'da geçmiyor, bazıları Salvo Montalbano'nun meslek hayatının ilk yıllarına ait anıların bir süreven tadıyla yoğrulmuş izdüşümleri. Ama hepsi de bin bir gizemle çevrelenmiş cinayetlerle yüz yüze getiriyor bizi ve her şey tam da o noktada başlıyor. Aşk, tutku, çıkar ve öfke rüzgaları, cinayetle noktalanınca Montalbano çıkıyor sahneye. Çünkü katil kadın ya da erkeke, yaşlı ya da genç, güzel ya da çirkin, cahil ya da kültürlü, nasıl olursa olsun farketmiyor, yolu komiserimizle kesiyor sonunda.Montalbano İle Bir Ay
Camilleri Andrea
İnkilap Yayınevi
423 sayfa
4/5
Filmini izleyip bayıldığım bir filmdi.
Kitabını da okumak istedim ama sanırım filmi biraz daha sevmiştim :)
Sevgili John, diye başlar mektup. Ve bu iki kelimeyle bir kalp paramparça olur, iki hayat da sonsuza dek değişir.
Gerçek aşkı bulmak öyle zor ki. Ve bulunca da kolay vazgeçemiyor insan. Vazgeçmemek de gerekiyor zaten. Hayat bambaşka gerçekleri, gerekçeleriyle beraber kapımıza getirip dayatsa da aşkı unutmamalı. John'un yaptığı gibi. İçimizden biri o. Sıradan biri. Ama işte hepimizin ki gibi onun aşkının hikâyesi de biricik ve benzersiz.
Bir erkeğin bir kadına olan aşkını dinlemekten daha vurucu ne var ki şu dünyada!-Charlotte Observer
Sevgili John niye bu kadar popüler oldu sorusunun cevabı şudur: Bir erkeğin bir kadına özlemini böylesine basit ve akıcı bir üslupla ifade edebildiği için..-Publishers Weekly
Sıradışı, insana dokunan bir hikâye. Sevgili John, aşkın zamana direnişini ve kalp kırıklığını, yani aşkın karmaşıklığını keşfederken, her birimizi nasıl başka bir şeye dönüştürdüğünü de gözler önüne seriyor.-Library Journal
Sevgili John
Nicholas Sparks
Artemis Yayınları
352 sayfa
4/5
Güzeldi. Beğendim. Stephen King yani ne diyebilirim :)
Plymouth Fury model bir araba olan Christine’in geçmişinde pek çok gizemli olay vardır. Asıl sahibinin habis ruhunu taşıyan Christine, hurda haldeyken yeni sahibine satılır ve artık önlenemez olaylar zinciri yeniden başlar. Yeni sahibinin ona saplantı derecesinde bağlanması, sözüm ona tamiri sırasında aslında onun kendi kendini yenilemesi ve çevresine yaydığı ama sahibinin asla fark edemediği ölümcül enerji, Christine’in taşıdığı katil ruhun en belirgin ipuçlarıdır. Christine sahibinin tüm zaaflarını sonuna kadar kullanarak etrafına ölüm saçarken, çevredekiler olan biteni en sonunda fark ederek, çareyi kendi hayatlarına dahi mal olabilecek bir son hazırlamakta bulurlar. Artık iyiyle kötünün, yaşamla ölümün mücadelesi sona erecek, Christine için hesap zamanı gelecektir. “Deneyimli yazar King’den soluk kesen muhteşem bir eser.... Kitabın hızlı temposuna okuyucular güçlükle ayak uyduracaklar.”New York Times
Christine
Stephen King
Altın Kitaplar
432 sayfa
5/5
Bu kitabı e-kitap olarakokudum çünkü türkçesi henüz yok.
Aşağıda açıklama var :)
Egg ve Dunk'un Maceraları
e-kitap
85 sayfa
George R.R Martin'in ''Buz ve Ateşin Şarkısı'' serisi, özellikle ''Game of Thrones'' dizisi ile daha bir popüler oldu. Ülkemizde her ne kadar diziden önce rağbet görmemiş olsa da şimdi birçok hayranı ve okuyanı var.
Ancak George R.R Martin'in aklındaki Westeros, sadece iç karışıklıklar, ordular ve taht mücadelesi ile sınırlı değil. Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin aksine, barışın ve istikrarın hüküm sürdüğü bir Westeros daha var. Ve bu Westeros'u ''Dunk ile Egg'in Hikayeleri'' adlı kısa romanlarla tanıyabiliyoruz.
Dunk, aslında Buz ve Ateşin Şarkısı'nda da sıkça bahsedilen Sör Uzun Duncan'ın ta kendisidir. Ve bu hikayede basit bir yaverden Westeros'un tamamında saygı duyulan ve masallara konu olan kişiyi daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Tabi onun Egg(yumurta) lakaplı yardımcısı ile birlikte.
Hikaye, Taht Oyunları kitabından 80 sene öncesinde geçiyor. Ve dediğim gibi Duncan'ın maceralarını konu alıyor. Martin ilk roman olan ''Gezici Şövalye''yi 1998 yılında çıkardı. Şu ana kadar toplamda 3 kitabı var serinin ve 7 ila 12 roman arasında olması bekleniyor. Martin serinin dördüncü kitabını yazmaya devam ediyor Kış Rüzgarları ile birlikte.
Seri henüz Türkçe'ye çevrilmediğinden, ben kendi imkanlarım ve bilgim dahilinde ilk kitabın giriş kısmını Türkçe'ye çevirdim. Tabi hikayelerin biraz uzun olmasından da kaynaklı olarak komple bir çeviriyi tek başıma yapmam zor. O yüzden seriyi okumak isteyen ve diğer Buz ve Ateşin Şarkısı oyucularının da okumasını arzulayan arkadaşların talebi ve yardımı olur ise, düzenli bir şekilde seriyi amatör de olsa çevirmeye başlayabiliriz.
Ancak George R.R Martin'in aklındaki Westeros, sadece iç karışıklıklar, ordular ve taht mücadelesi ile sınırlı değil. Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin aksine, barışın ve istikrarın hüküm sürdüğü bir Westeros daha var. Ve bu Westeros'u ''Dunk ile Egg'in Hikayeleri'' adlı kısa romanlarla tanıyabiliyoruz.
Dunk, aslında Buz ve Ateşin Şarkısı'nda da sıkça bahsedilen Sör Uzun Duncan'ın ta kendisidir. Ve bu hikayede basit bir yaverden Westeros'un tamamında saygı duyulan ve masallara konu olan kişiyi daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Tabi onun Egg(yumurta) lakaplı yardımcısı ile birlikte.
Hikaye, Taht Oyunları kitabından 80 sene öncesinde geçiyor. Ve dediğim gibi Duncan'ın maceralarını konu alıyor. Martin ilk roman olan ''Gezici Şövalye''yi 1998 yılında çıkardı. Şu ana kadar toplamda 3 kitabı var serinin ve 7 ila 12 roman arasında olması bekleniyor. Martin serinin dördüncü kitabını yazmaya devam ediyor Kış Rüzgarları ile birlikte.
Seri henüz Türkçe'ye çevrilmediğinden, ben kendi imkanlarım ve bilgim dahilinde ilk kitabın giriş kısmını Türkçe'ye çevirdim. Tabi hikayelerin biraz uzun olmasından da kaynaklı olarak komple bir çeviriyi tek başıma yapmam zor. O yüzden seriyi okumak isteyen ve diğer Buz ve Ateşin Şarkısı oyucularının da okumasını arzulayan arkadaşların talebi ve yardımı olur ise, düzenli bir şekilde seriyi amatör de olsa çevirmeye başlayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder